Bir blog açmak neden 3 yıl sürer?

Bu siteyi yapıp yayına almam neredeyse 3 yıl sürdü desem, bana inanır mıydınız? yukseltolun.com alanadı yaklaşık 8 yıldır bana ait. Geçmişte alanadını, kişisel sitemin o veya bu altyapıyı kullanan farklı versiyonları için kullandıysam da 2016 yılında kişisel sebeplerden dolayı siteyi kapatma kararı aldığımdan beri boş duruyordu.

2018 yılı Ocak ayında tekrar bir kişisel blog açmaya karar verdim.

"WordPress ve basit bir tema ile sade bir site yapayım"
"WordPress mi? 2012 yılında mıyız?"
"Doğru WordPress biraz hantal ve eski kalabilir, Ghost gibi daha yeni bir şey kullanayım"
"Ghost da pek kullanan kimse görmüyorum, ya yetersizse?"
"Hm, yok yok en iyisi Medium'da yazayım."
"Ya yarın bir gün Medium platformu kapatmaya karar verirse? Başkasının platformunda yazmak ne kadar güvenli?"

Bunlar, sadece hangi altyapıyı kullanacağımı seçmeye çalışırken aklımdan geçenlerin ufak bir kısmı. Bu düşünce süreci beni, acilen vermek zorunda olmadığı bir kararla ilgili bir sürü parametreyi düşünmek zorunda olan herkesin vereceği bir tepkiyi vermeye itti: Erteledim.

Her ihtimalin, başkaları ve kendim tarafından eleştirilecek birçok yanı olduğunu düşünmek can sıkıcı bir hale gelmişti ve ben de bu konuyu düşünmeyi bıraktım. "Elbet bir gün oturur, her şeyi etraflıca düşünür ve karar veririm. İşte o zaman çok güzel bir sitem olur."

Üstelik yaşadığım durumun bana özgü bir problem olmadığını da biliyordum. Tüm seçenekleri değerlendirerek objektif olarak en iyisini seçmeye çalıştığımızda, üretken olmayan bir düşünce girdabına giriyoruz. Bunun ismi Analysis Paralysis.

Analysis Paralysis

Analysis Paralysis'i konu alan bir karikatür
dinoman_j'in Karikatürü (Fazlası için takip edebilirsiniz: https://twitter.com/dinoman_j)

Detaylı olarak araştırmadım ama sanıyorum bu kavramın tam bir Türkçe karşılığı yok. Belki "Değerlendirme Durağanlığı" olarak çevirebilecek bu kavram; "Bir durumu fazla analiz etmenin veya fazla düşünmenin, karar verme ve ilerleme sürecini felç etmesi" [1] anlamına geliyor. Bu problemin yalnızca kişisel sitemi yayına almamın değil, gerçekleştirebileceğim birçok hedefimin önünde durduğunu fark ettiğimde, artık baş etmeyi öğrenmenin vaktinin geldiğine karar verdim.

Analysis paralysis'i engellemek için birçok yöntem öneriliyor ancak hepsine burada değinmeyi düşünmüyorum. Benim için işe yarayan yöntem, karar verme aşamasında düşünce süreçlerimi tetikleyen soruları değiştirmek oldu.

"Hangi altyapıyı kullanırsam, kişisel blogum olabileceğinin en iyisi olur?" diye düşünmek yerine "Hangi altyapıyı kullanırsam hem istediğim sadelikte bir site yapabilir hem de bir şeyler öğrenebilirim?" diye düşündüm ve çok kısa bir süre içinde kararımı verdim: Gatsby!

Daha önce Gatsby ile çalışmıştım ama daha öğrenecek çok şeyim olduğunu biliyordum. Üstelik yazılarımı markdown olarak saklayabilir (böylelikle olası bir altyapı değişikliğinde kolayca taşıyabilir) ve son ürün bir statik site olacağı için blogumu herhangi bir yerde host edebilirdim. Bu neden daha önce aklıma gelmemişti ki? Aslında pek tabii aklıma gelmişti ancak "Herkes artık NextJS kullanıyor yalnız, Gatsby eskidi" gibi sonuca etkisi olamayacak bazı düşünceler sebebiyle ile seçmemiştim.

İyi güzel ama eğer analysis paralysis'in başka projelerde de karşıma çıkarak üretkenliğimi azaltmasını istemiyorsam asıl sebebini bularak bunu ortadan kaldırmam gerekliydi.

Perdenin arkasındaki probleme aldırma!

Aslında bu tip bi ertelemeciliğin arkasında çok da yabancı olmayan bir sebep yatıyor: Mükemmeliyetçilik. Bir şeylerin mükemmel olmasını istemek elbette kötü bir şey değil. Ancak bazen çoğu zaman gerçekleşemeyecek olan bu istek, işi yapmamızın önüne geçiyor.

Yakın zamanda James Clear'ın Atomic Habits isimli kitabını okudum. Kitapta kullandığı örneklerden birinde fotoğrafçılık öğrencileri iki gruba ayrılıyor. Bir gruba işlerinin "sayısı" ile değerlendirilecekleri, yani ne kadar çok fotoğraf çekelerse o kadar iyi puan alacakları, diğer gruba ise işlerinin "kalitesi" yani kaç fotoğraf çekerlerse çeksinler son ürünleri ne kadar kaliteli ise o kadar puan alacakları söyleniyor. Şaşırtıcı olan ise, dönem sonunda yapılan değerlendirmede işlerinin sayısı değerlendirilen grubun, işlerinin kalitesi değerlendirilen gruptan daha güzel fotoğraflar çekmiş olduğunun görülmesi.

"Kalite" grubu hangi fotoğrafı nasıl çekecekleri konusunda plan yapıp düşünürken, "sayı" grubu sık sık fotoğraf çekiyor ve dolayısıyla becerilerini geliştiriyorlar. Diğer bir deyişle ikinci grubun fotoğraf sayılarını artırmak için sık sık çekim yapıyor olması, fotoğrafların kalitesinin de giderek artmasına sebep oluyor.

Analysis Paralysis'i Yenmek

Artık sorunun ne olduğunu ve sebeplerini biliyoruz. Peki nasıl kurtulabiliriz bu durumdan? Basit bir Google araması, size insanların kendi mükemmeliyetçilikleri ve durağanlıkları ile nasıl baş ettiklerine dair binlerce sonuç gösterecektir. Bu yazının devamında yer alan yöntemler, benim için -çoğu zaman- işe yaradığını fark ettiğim yöntemler olup, sizin için etkili olmayabilirler.

Bu uyarıyı da yaptığımıza göre, işinize yarayabilecek önerilere geçebiliriz.

Küçük Resmi Görmek

Bu durumda atılabilecek en somut adımlardan biri tabii ki seçenek havuzunu daraltmak olacaktır. Büyük resmi görmek, olayalara farklı açılardan yaklaşmak veya yaratıcı fikirler geliştirmek tabii ki çok önemli. Fakat bir işe başlarken büyük resmi bütünüyle görmeye çalışmak Analysis Paralysis'in en temel sebeplerinden biri.

Seçenekler havuzu genişledikçe, karar vermek zorlaştığından, işten kaçma içgüdüsü devreye giriyor. Bu halde atılabilecek en somut adımlardan birisi odağımızı daraltmak ve bazı sınırların içerisinde hareket etmek olacaktır. Örneğin bir blog yazısı yazmanız gerekiyor ancak konunun hangi alt başlıklarına değineceğiniz konusunda düşünmekten, bir türlü yazmaya geçemiyorsunuz. (Bu cümledeki olaylar kurgu olup, gerçek kişi ve bloglar ile ilgisi yoktur.) Kendinize bu postu yazmak için belirli bir süre verirseniz, post'un kapsamı ile ilgili daha hızlı aksiyon alarak bir an evvel yazmaya geçebileceğinizi göreceksiniz.

Bir video çekmeniz gerekiyor ama plan yapmaktan bir türlü kameranın karşısına geçemiyor musunuz? Yalnızca tek kamera kullanarak, önceden belirlediğiniz tek bir konumda çekmek üzere kendinizi sınırlandırdığınızda, video çekme düşüncesi sizi bunaltmak yerine heyecanlandırmaya başlayabilir.

Kendinizi Sorumlu Kılın

Bir işi bitirmek konusunda motive olmanın en kısa yollarından bir tanesi, kendimiz dışında birine ya da birilerine o işi yapacağımız konusunda söz vermemiz ve bu konuda sorumluluk üstlenmemizdir. Sorumlu olduğumuz insanların gözündeki itibarımızı kaybetmemek için, sınırsız seçenekler içinde en iyi olanları seçmeye çalışmayı bırakır ve işi zamanında ve olması gerektiği gibi yapmamızı sağlayacak araçlara yöneliriz.

Aslında LifeOS Canary Release'i herkese açık yapmamın bir nedeni de buydu. Elbette biliyorum, yüzlerce kişi her gün benim ne yaptığıma bakmak için Notion sayfamı ziyaret etmiyor. Ancak birilierinin o gün içerisinde ne yapıp ne yapmadığımı görebilecek olması fikri bile beni daha üretken olmak konusunda motive ediyor.

Siz benim yaptığım gibi neredeyse tüm programınızı açık hale getirmek zorunda değilsiniz. Bir arkadaşınıza veya ailenizden birine koyduğununuz hedeflerden bahsetmeniz ve bu konuda ara ara size sorular sormalarını istemeniz yeterli. Çok yakınınız bile olsa başkasının nazarında üstlendiğiniz sorumluluğun, işlere bakış açınızı nasıl değiştirdiğine şaşıracaksınız.

Yeterince İyi Kavramı İle Barışmak

Bu listedeki belki de uygulaması en zor tavsiye, yaptığınız işlerin asla mükemmel olmayacağı fikri ile barışmak. Son ürünün herkesin hayranlıkla bakacağı, görenlerin nefesini kesecek bir şaheser olmayacağını -ve olmasının da gerekmediğini- ne kadar erken kabul ederseniz; bu standardı tutturmak üzere içine düştüğünüz düşünce sarmalından o kadar erken kurutulur ve işi yapmaya başlarsınız.

Kaldı ki akıllara durgunluk veren bir işe imza atsanız dahi onu da eleştirecek ve sadece eksik yönlerine odaklanarak sizi yerecek birileri mutlaka çıkacaktır.

Ancak altını çizmekte fayda var; bu tavsiye kesinlikle olması gerekenden kötü bir iş çıkarılması için bahane edilmemelidir.

Bunun bir süreç olduğunu unutmayın

Sırf bu yazıyı veya bir benzerini okudunuz ve anlatılanları akla yatkın buldunuz diye, yarın sabah uyandığınızda tüm mükemmeliyetçi arzulardan arınmış, zaman ayarlı bir üretkenlik makinesine dönüşmeyeceksiniz. Burada yazılanların uygulanabilmesi de, hayattaki diğer birçok şey gibi, bir sürece yayılacaktır. Üstelik bu süreçte belki birçok kez eski ertelemeci alışkanlıklara geri dönülecektir.

Önemli olan, kendimizi tembel olarak kabul etme tuzağına düşmeden ertelemeciliğimizin sebeplerini bir bir tespit ederek ortadan kaldırmaktır. Ne kadar uzun sürerse sürsün.

Kaynakça

  1. https://en.wikipedia.org/wiki/Analysis_paralysis
  2. https://blog.doist.com/analysis-paralysis-productivity/
  3. https://jamesclear.com/repetitions
  4. https://twitter.com/dinoman_j/status/1332006194614067201